15 Temmuz darbe girişiminden sonra, Fettullah Gülen tarafından örgütlendiği ve yönetildiği iddia edilen örgütün, devletin tüm kılcal damarlarına kadar girdiği anlaşılmaktadır.
Bu hem tehlikeli ve hem de kabul edilebilir bir durum değildir.
* * *
Bu örgütün devlet kademelerine sızmalarını kolaylaştıran tek sebebin, devlet kademelerine yapılan atamalar olarak gösterilmesi, atamalarda, liyakata önem verilmesi meselesinin önemli olduğunu ortaya çıkarmaktadır..
* * *
Bu örgüt bunu nasıl yapmıştır, kimlerin desteği ile yapmıştır, bunun tespit edilmesi işi öyle kolay görülmemektedir.
Demokrasi ve hukukun içerisinde geliştirilecek yollar ile sonuca ulaşılabileceği anlaşılmalıdır.
* * *
Örgütlerin önce iç ve sonrada dış destekçileri bulunmalıdır.
İç destekçileri, 15 Temmuzdan buyana yurt içinde yapılan operasyonlarla tespit edilmeye çalışılmaktadır.
Anlaşılan o ki, iç destek kadar önemli olan bir şeyde dış desteğin bulunmasıdır.
* * *
Birçok ülkede ihtilallar düzenlediği, hükümetler devirdiği, cinayetler işlediği iddia edilen CIA ye, birden bire “ıslah-ı nefis” edip köşesine çekildiğini iddia edemiyoruz.
“Feto” şebekesinin dış desteği aranırken ilk akla gelen budur.
* * *
Belki Allende devrildiğinde bazı gazeteciler, CIA’ye toz kondurmamışlardı.
Belki Albay Papadopulos iktidara geldiğinde CIA izini aramamıştır.
Hatta İstanbul’daki kanlı 1 Mayısta ve 12 Eylül öncesi bunca ölüm olayında CIA’nin ne kadar parmağı olduğu akla gelmemişti.
Bunlar araştırılamamış olabilir.
* * *
Ama Fettullah Gülen hareketinin dış ilişkileri araştırılırken sanıyorum, aklımıza gelen tüm sorulara yanıt aranacaktır.